Defamiliarization nedir ?

Dost

New member
11 Mar 2024
3,272
0
0
Defamiliarization: Her Şeyi Farklı Bir Gözüyle Görmek

Merhaba forumdaşlar! Bugün size, alışılmışın dışına çıkıp “gerçekliği” farklı bir gözle görmeye odaklanan ilginç bir kavramdan bahsetmek istiyorum: defamiliarization yani “yabancılaştırma”. Belki kulağa edebi bir terim gibi gelebilir, ama bu konu aslında oldukça geniş bir etkiye sahip. Hem bireysel hayatımızda, hem de toplumdaki kültürel dinamiklerde önemli bir yere sahip. Gelin, hep birlikte bilimsel verilerle bu terimi, daha anlaşılır ve merak uyandırıcı bir şekilde keşfedin.

Defamiliarization: Basitçe Ne Demek?

Defamiliarization, bir şeyi alışıldık biçiminden, klişelerden ve rutinlerden çıkartıp, ona taze bir bakış açısıyla yaklaşmayı ifade eder. Bu, ilk bakışta oldukça basit bir kavram gibi görünebilir, ancak gerçekte çok güçlü bir araçtır. Şimdi bunun biraz daha derinlikli bir şekilde anlamına bakalım.

Bu terim aslında edebi bir terim olarak Rus edebiyat kuramcısı Viktor Shklovsky tarafından geliştirilmiştir. Shklovsky’ye göre, edebi bir metinde defamiliarization kullanmak, okurun alıştığı ve artık fark etmediği şeyleri, sıradan bir biçimde değil de, “yeni” bir gözle görmesini sağlamaktır. Kısacası, gündelik yaşamın olağan akışını, bizi uyandıracak ve uyanık tutacak şekilde sunmak!

Mesela, her gün aynı yolu yürüdüğünüzde, bir süre sonra etrafınızdaki her şey size sıradan gelir. Ama bir gün bu yolda yürürken, daha önce fark etmediğiniz bir ağaç ya da minik bir dükkan dikkatini çeker. İşte bu, defamiliarization’ın küçük bir örneği! Alıştığınız dünyayı, farklı bir perspektiften görmek, o dünyayı tekrar “yeni” hale getirir.

Erkekler ve Kadınlar: Defamiliarization’a Farklı Bakış Açıları

Bu kavramı erkeklerin ve kadınların bakış açılarıyla biraz daha derinlemesine irdeleyelim. Erkeklerin çözüm odaklı, analitik bakış açılarıyla konuya yaklaşmalarını göz önünde bulundurduğumuzda, defamiliarization'ın bilimsel yönlerini hemen öne çıkaracaklarını tahmin ediyorum. Mesela bir mühendis ya da bilim insanı için defamiliarization, günlük gözlemleri ya da deneysel verileri farklı bir şekilde analiz etmeyi, mevcut sorunlara sıradışı çözümler getirmeyi ifade edebilir. Bu, yani gözlemleri yeni bir bakış açısıyla görmek, problemleri farklı açılardan değerlendirerek yenilikçi çözümler üretmek anlamına gelir.

Kadınlar ise sosyal etkiler ve empati üzerine daha fazla düşünme eğilimindedir. Defamiliarization onlar için sadece dış dünyayı değil, aynı zamanda insanların ilişkilerini ve toplumsal bağları yeniden değerlendirme süreci olabilir. Her gün yaşadığımız sosyal ilişkilerde, alıştığımız roller ve rutinler var. Ancak, defamiliarization sayesinde, bu alışkanlıklar üzerine düşünmek, insanları, sosyal yapıları, hatta basit sohbetleri farklı bir gözle görmek mümkün. Bir kadının, defamiliarization ile toplumun görünmeyen dinamiklerini fark etmesi, başkalarının duygusal ihtiyaçlarına daha duyarlı hale gelmesine yardımcı olabilir.

Defamiliarization’ın Sanat ve Edebiyat Dünyasında Yeri

Sanat ve edebiyat, defamiliarization kavramının en çok kullanıldığı alanlardan biridir. Özellikle modernist edebiyat, Shklovsky’nin bu fikrini ciddi şekilde benimsedi ve edebiyat eserlerini okurlar için daha zorlayıcı ve düşündürücü hale getirmeyi hedefledi.

Mesela James Joyce’un ünlü eseri Ulysses’i ele alalım. Joyce, okurlarına alışık oldukları dil ve anlatım biçimlerinden farklı bir şekilde yazmıştır. Her şey “normal” görünse de, yazar okuru, basit görünen olayları ya da detayları, bambaşka bir gözle görmeye zorlar. Şeklinden, dilinden, anlatımından her şey defamiliarizedır, yani sıradan şeyler, sürekli bir şekilde yabancılaştırılmıştır. Joyce’un amacı, okurun sıradan olaylar karşısında bile derin düşünmeye başlamasını sağlamaktır.

Defamiliarization, aynı zamanda film ve resim sanatında da önemli bir yer tutar. Bir yönetmen, kamerayı alışılmadık bir açıya yerleştirerek, izleyicinin gözünde sıradan bir sahneyi daha anlamlı hale getirebilir. Ya da bir ressam, bir nesneyi sıradan bir şekilde değil de, beklenmedik bir biçimde resmederek, onu yeniden keşfetmemizi sağlar.

Günlük Hayatta Defamiliarization’ı Nasıl Kullanabiliriz?

Peki, defamiliarization’ı günlük yaşamımıza nasıl entegre edebiliriz? Bilimsel ve felsefi açıdan çok etkileyici bir kavram olsa da, hayatımızda kullanmak oldukça basit!

Bir günlük rutini düşünün. Her gün aynı kahveyi içmek, aynı yolu yürümek ya da aynı programı izlemek. Bu alışkanlıklar, zamanla zihnimizin arka planda çalışmaya başlamasına neden olur. Bir şeyleri fark etmemeye başlarız. İşte defamiliarization, bu noktada devreye giriyor. Günlük yaşamın sıradanlığını kırmak için sadece birkaç küçük değişiklik yapmak yeterlidir.

Mesela, sabah işe giderken her gün farklı bir yol kullanmak, ya da her sabah aynı kahveyi içmek yerine bir gün farklı bir tat deneyimlemek bile, dünyayı farklı bir gözle görmemize yardımcı olabilir. Bu, beynimizin “alıştıkça kaybettiği” farkındalığı yeniden kazanmasını sağlar. Alıştığınız her şey bir anda taze ve yeni olmaya başlar!

Defamiliarization Hakkında Tartışmaya Davet!

Hadi şimdi biraz tartışalım! Peki sizce defamiliarization, yalnızca sanatta ve edebiyatla mı sınırlı kalmalı? Günlük yaşamımıza daha fazla entegre edebilir miyiz? Hangi durumlarda defamiliarization kullanmak, daha yaratıcı düşünmemizi sağlayabilir? Belki de sosyal ilişkilerde ya da iş hayatında defamiliarization’ı nasıl kullanabiliriz? Yorumlarınızı bekliyorum, birlikte farklı bakış açılarını keşfetmeye ne dersiniz?