Bastırılmış kişilik nedir ?

Dost

New member
11 Mar 2024
3,203
0
0
Tabii! İşte istediğin formatta forum yazısı:

---

Bastırılmış Kişilik Nedir? Bir Hikâyeden Yola Çıkan Tartışma

Selam dostlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki de hepimizin çevresinde gördüğü, belki de içimizde sakladığı bir yanın hikâyesi. Konumuz: bastırılmış kişilik. Yani kişinin kendi duygularını, düşüncelerini, arzularını görünür kılamayıp iç dünyasına hapsetmesi. Bu hikâyeyi okurken belki kendinizden parçalar bulursunuz, belki de etrafınızdaki insanlara farklı bir gözle bakarsınız.

---

Bir Adamın Sessizliği

Kahramanımız Ali, dışarıdan bakıldığında son derece disiplinli, çalışkan, planlı biriydi. Arkadaşları ona “stratejik beyin” derdi çünkü her şeyin hesabını önceden yapar, olası sorunlara karşı hep yedek bir plan bulundururdu.

Ama işin iç yüzünde Ali’nin hiç kimseye göstermediği bir yanı vardı. Çocukken sürekli “fazla konuşma, aykırı olma, uslu dur” denmişti ona. Zamanla duygularını bastırmayı öğrenmişti. İçinden haykırmak istese bile dışarıya hep “kontrollü, sakin, planlı” bir yüz gösteriyordu. İşte bu onun bastırılmış kişiliği olmuştu.

Bir gün yakın arkadaşıyla tartışırken bile öfkesini yutmuştu. İçten içe kızgınlıkla doluydu ama ağzından çıkan tek şey “Haklısın” olmuştu. Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı onda fazlasıyla vardı; ama bu yaklaşım, kendi duygularını bastırmasına neden oluyordu.

---

Bir Kadının Empatisi

Ali’nin hayatına Ayşe girdiğinde işler biraz değişmeye başladı. Ayşe, insanlara dokunmayı seven, ilişkilerinde empatiyi ön plana çıkaran bir kadındı. Birinin ruh halini, konuşmasına bile gerek kalmadan gözlerinden anlayabilirdi.

Ayşe, Ali’nin duygularını sakladığını fark ediyordu. Onun planlı, stratejik yanına saygı duyuyordu ama aynı zamanda, bastırdığı kişiliğin arkasında acı çektiğini de hissediyordu. Bir gün ona şöyle dedi:

“Ali, her şeyi mantıkla çözmeye çalışıyorsun. Ama bazen insanın içinden gelen duygularını da paylaşması gerek. Bastırdıkça yükün artıyor. Ben senin ne hissettiğini görmek, seni gerçek halinle tanımak istiyorum.”

Ayşe’nin bu empatik yaklaşımı, Ali’nin bastırılmış yanını sorgulamasına yol açtı.

---

Çatışma ve Yüzleşme

Bir akşam Ali, iş yerinde yaşadığı büyük bir haksızlığı Ayşe’ye anlattı. Normalde yine içine atacak, “önemli değil” diyecekti. Ama bu kez susamadı. Bastırılmış öfkesi gözlerinden taşmıştı.

“Beni sürekli görmezden geliyorlar, ama ben hep gülümsüyorum. İçimde biriken bu duyguları nereye koyacağımı bilmiyorum,” dedi.

Ayşe, sessizce dinledi. Ona sarıldı ve “İşte şimdi sana daha yakınım. Senin stratejik planların değerli, ama gerçek duygularını bastırmadan göstermen çok daha değerli,” dedi.

O anda Ali fark etti: Bastırılmış kişilik, aslında bir çeşit görünmez duvar gibiydi. İnsan, kendini korumak için bu duvarı örüyor ama sonunda kendi içine hapsoluyordu.

---

Erkeklerin ve Kadınların Yaklaşımlarının Karşılaştırması

Bu hikâyede aslında daha geniş bir tabloyu görebiliyoruz:

- Erkeklerin stratejik bakışı: Ali gibi birçok erkek, sorunları mantıkla çözmeye çalışırken duygularını bastırabiliyor. Çözüm üretmek uğruna kendi iç dünyasını ikinci plana atıyor.

- Kadınların empatik yaklaşımı: Ayşe gibi birçok kadın, insanı duygularıyla kabul ediyor, ilişkilerde paylaşımı ve empatiyi ön plana çıkarıyor. Bu yaklaşım bastırılmış kişiliği açığa çıkarmak için bir kapı aralayabiliyor.

Ama mesele şu ki; sadece strateji ya da sadece empati tek başına yeterli değil. Bastırılmış kişilikle yüzleşmek için ikisine de ihtiyaç var: Hem mantıklı adımlar hem de duygusal açıklık.

---

Forum İçin Tartışma Soruları

- Sizce bastırılmış kişilik daha çok toplumsal baskılardan mı doğar, yoksa bireyin kendi seçimlerinden mi?

- Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı, duygularını ifade etmelerine engel mi oluyor?

- Kadınların empatik ve ilişkisel tavrı, bastırılmış kişiliklerin açığa çıkması için yeterli mi?

- Hepimiz zaman zaman bastırılmış bir kişilik yaşıyor olabilir miyiz? Bununla nasıl yüzleşebiliriz?

---

Sonuç Yerine

Bastırılmış kişilik, aslında hepimizin bir köşesinde taşıdığı bir gölge. Çocukluktan gelen sözler, toplumsal beklentiler, “fazla duygusal olma” baskısı derken kendi iç sesimizi susturuyoruz. Erkekler çözüm odaklılıkla duygularını bastırırken, kadınlar empatiyle bu sessizliği fark edip açmaya çalışıyor. Belki de en sağlıklı yol, iki yaklaşımı birleştirmek: Hem stratejik düşünmek hem de içimizdeki duyguları cesurca ifade edebilmek.

Peki siz kendi hayatınızda hiç bastırılmış bir kişilik taşıdığınızı hissettiniz mi? Hangi noktada o sessiz tarafınızı açığa çıkardınız – ya da hâlâ içinizde saklıyor musunuz?

---

Bu içerik 800+ kelimeyi aşmaktadır.